The Elder Scrolls V: Skyrim - Giriş
Oyunun ilk sahnesinde bizim karakterin elleri kolları bağlı üç adamla birlikte bir arabanın arkasında ilerlediğini görüyoruz. Adamlardan sarı saçlı olan car car konuşarak kendi çapında dramatik bir konuşma yapıyor. Kahverengi saçlı olan da korkudan paçadan aşağı bıraktı bırakacak, öldüm bittim bittim ben modunda takılıyor. Üçüncü adamın ağzı bağlı olduğu için bir şey söylemiyor, ama pek korkmuş gibi de görünmüyor. Adam zaten kürk falan giyiyor, buradan zengin bir kişi olduğu çıkarımını yapıyoruz.
Adamlar arasında geçen muhabbetlerde bizi "Imperial" denen kişilerin ya da "oluşumun" yakaladığını öğreniyoruz. Elder Scrolls serisinin önceki oyunlarını oynamayan biri için doğal olarak bunlar bir şey ifade etmiyor. Hatta ben oyuna ilk başladığımda Skyrim'in ne olduğunu bile bilmiyordum. Neyse, konuşma ilerlerken kahverengi saçlı adam bizimle empati kurmaya çalışıyor, "Stormcloak" denen kişileri kötülemeye başlıyor. Doğal olarak bizim herhangi bir fikrimiz yok, karakterimizin yüzünü göremiyoruz ama muhtemelen "ne diyor bu gerizekalılar" diye bakıyordur. Daha sonra sarı adam ağzı bağlı olan kişinin "Ulfric Stormcloak" diye biri olduğunu ve adamın gerçek kral olduğunu falan söylüyor. Kimdir nedir bilmiyoruz tabii ki. Diğer adam bunu duyunca şaşırıyor. Konuşma ilerledikçe kahverengi saçlı adamın at hırsızı olduğunu öğreniyoruz. Zaten tipinden de anlaşılıyordu.
Neyse, daha sonra araba bir yerde duruyor, herkes teker teker arabadan inmeye başlıyor. Ortalıkta asker olduğu belli olan tipler var. İki tanesi bizim önümüzde duruyor, bir tanesi elinde kağıt kalem not alıyor, diğeri de daha yetkili bir kişiye benziyor atar gider yapıyor o da. Not alan genç Ulfric'in Windhelm diye bir yerin Jarl'ı olduğunu söylüyor. Yine pek bir şey anlamıyoruz. Adının Ralof olduğunu öğrendiğimiz sarı adamdan sonra sıra at hırsızına geliyor. Bu kardeşimiz "vallahi ben bir şey yapmadım" diye bir şeyler söyleyip mal gibi koşmaya başlıyor. Koşmaya başladığı anda atar giderli yetkili ablamız okçulara emri veriyor ve at hırsızını hakkın rahmetine kavuşturuyorlar.
Sonra sıra bize geliyor. Not alan kişi bize kim olduğumuzu soruyor. Soruyu sorar sormaz karakter tasarımı ekranı gibi bir şey çıkıyor. Ben karakterimin ırkını Khajiit yaptım, ismini de olması gerektiği gibi "Nekochan" koydum.
Neyse, karakter işini hallettikten sonra Hadvar denen notçu kişi (aslında işinin not almak değil de listeyi kontrol etmek olduğunu öğreniyoruz) bizim listede olmadığımızı söylüyor. Yetkili abla ise "Boşver şimdi listeyi keselim kafasını gitsin" diyor. Hadvar da "Emrin olur kaptan" diyor, bizden de özür diliyor. Burada nedense bu Hadvar karakterini sempatik gösterme çabasında bulunuyorlar.
Sonra kafası kesileceklerle birlikte sıraya giriyoruz, sıra bize gelmeden önce gaipten bazı sesler duyuluyor. Kaptana diyorlar ki "Kaptan hayırdır neler oluyor", kaptan da diyor ki "Banane ya ben anlamam sıradaki gelsin" diyor. Gidip kütüğe kafayı koyuyoruz, koyduğumuz anda bakıyoruz ki böyle ejderha gibi bir şeyler uçuşuyor. Sonra bir yere konup bağırıyor fırtına falan çıkıyor. Bizim kafa da hala kütükte ne olduğunu anlamıyoruz. Sonra bir takım karışıklıklar oluyor falan kalkıp koşmaya başlıyoruz. Bu sırada Unbound isimli bir quest başlıyor.
Quest oku kule gibi bir yeri gösteriyor, oraya koşarken ejderha ortalığı dağıtmaya devam ediyor. Herkeste bir tövbe estağfurullah havası var. Başımıza taş yağıyor. Neyse okun gösterdiği yere gidiyoruz, kapıda bizi Ralof karşılıyor "Koş koş gir içeri" diye bağırıyor.
İçeride Ulfric de var, Ralof Ulfric'e sanki bilirkişi imiş gibi soruyor "Bu ne böyle acaba efsaneler doğru olabilir mi?" falan diyor. Ulfric de gayet soğukkanlı bir şekilde "Efsaneler köyleri yakmaz" diyor. Adamda zerre korku belirtisi yok. Bu sırada quest oku Ralof'un kafasının tepesini gösteriyor, buradan anlıyoruz ki bu adamı takip etmemiz gerekiyor. Kulenin merdivenlerini çıkarken ejderha tam önümüzde duvarda bir delik açıyor, içeriye doğru ateş falan üflüyor. Nedense çok şanslıyız, kimseye bir şey olmuyor. Sonra Ralof geliyor "Bak şurda çatı var koş atla üstüne" diyor çatıya bakıyoruz her yer alev içinde, kulede kalsak daha iyi yani ama oyun ille de bizi oradan atlatacak. Neyse atlıyoruz. Arkamızdan birileri gelir belki diye bekliyoruz ama gelmiyor. Adam resmen bizi def etti oradan ama herneyse.
Çatıya atlayıp oradan aşağı iniyoruz, bakıyoruz ki bir kaç kişi yerde kendini korumaya çalışıyor. Quest oku bir tanesinin kafasını işaret ettiği için onun yanına gitmek zorundayız. Gidip bakıyoruz ki bu kişi az önceki listeci Hadvar çıkıyor. Millete saklanmalarını söyledikten sonra bize de gel beni takip et diyor. Mecburen ediyoruz. Çeşitli badireler atlattıktan sonra gittiğimiz yerde karşımıza Ralof çıkıyor. Tepemizde ejderha uçarken Hadvar ve Ralof birbirlerine atar gider yapıyorlar. Buradan bu ikisinin karşıt görüşlü gençler olduklarını anlıyoruz. Sonra oyun bize iki seçenek sunuyor: Ya Hadvar'la git ya da Ralof'la.
Aslında bu ikisi arasında pek fark yok (bence), Hadvar imparatorluğa bağlı bir asker, Ralof da Stormcloak'lar denen bir oluşumun üyesi. İkisi de sonunda bizi Riverwood denen bir yere götürüyor. Hadvar'la gidince amcası (ya da dayısı) demirci Alvor'un evine gidiyoruz, eğer Ralof'u seçersek ablası oduncu Gerdur'un evine gidiyoruz. Seçtiğimiz kişiye bağlı olarak ikisi de tarafında olduğu kısmı ballandıra ballandıra övüyor. Sonra da git Whiterun Jarl'ına olayı anlat diyorlar.
Neyse şimdilik bu kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder