Magick in the stars

Gördüğüm saçmasapan rüyalar serisi - 1 Star Wars denen seriyi sevmemem için çok fazla neden var. Bütün filmlerini izlemedim, en son izlediğimi de herhalde bir 10-12 yıl önce falan izledim. Ama neden böyle bir rüya gördüm hiçbir fikrim yok.  Rüya aslında diğer dedemlerin (babamın babası, şu anda yaşıyor) evinde başlıyor. Dedemlerin oturma odasında manzarası güzel ve çok büyük bir pencere var, dışarıdaki bahçe bu pencereden tam olarak görünüyor, gökyüzünün bir kısmı da.  Böyle tam akşam üzeri olmuş gibi ama tam olarak akşam üzeri olmayan bir zamanda o pencereden dışarı bakıyorum. Gökyüzünde ilginç bir motif oluşturmuş bir ışık kümesi görüyorum. "Aa, yıldızlara bak, ne biçim olmuş." diye düşünürken arkadan biri "Cenab-ı hak nelere kısmet ediyor." gibi bir şey söylüyor, muhtemelen babannem, yüzünü görmüyorum.  Sonra ertesi gün oluyor (birdenbire), pencereden dışarı tekrar baktığımda bu kez ışık kümelerinin daha da yaklaşmış olduğunu görüyorum. Ama bu kez yıld...

Anise teyze ile işimizi bitirdikten sonra çaldıklarımızı satmak ve Nekochan'a birkaç büyü öğretmek için Riverwood'a Lucan'ın dükkanına geliyoruz.  Yuh. Lucan da az kazıkçı değilmiş yalnız. Bu kitapların hepsini alabilmek için donumuza kadar satıyoruz.  Sonra da yeni büyülerimizi öğrenip Whiterun'a doğru yola çıkıyoruz.  Yolda böyle bir dükkanla karşılaşıyoruz. Bira falan yapıyorlar. Ama içeridekilerin davranışları çok tuhaf. Herhangi bir quest çıkmıyor buradan ama yine de ilginçler. Sabjorn denen amca dükkan sahibi olduğunu söylüyor. Depo gibi olan yerde de iki kişi var. İsmi Mallus olan şahıs adının hakkını gerçekten de veriyor.  Bir de Eimar var. O biraz daha mülayim bir oğlana benziyor.  Dükkandan çıkıp yolumuza devam ederken bu üç tip önümüzü kesiyor. "Sana gününü göstermeye geldik" tarzı bir şeyler söylüyorlar.  Über bir Khajiit olan Nekochan bu tipleri öyle bir dövüyor ki, ortalık kan revan oluyor, ekrana bile s...

Üç beş kuruş ödül için yeni arkadaşımız Faendal ile Bleak Falls Barrow denen yere canımızı tehlikeye atmaya gidiyoruz ama girişteki haydutlar bizden daha güçlü olduğu için biraz güçlenelim öyle geliriz diyerek geri dönüyoruz. Güneye doğru gittiğimizde karşımıza böyle tuhaf şekillerde ölmüş insanlar çıkıyor. Yanlarında bir de scavenger var ama Faendal onu iki atışla yere indiriyor. Nekochan'da henüz doğru düzgün silah olmadığı için pek bulaşmamayı tercih ediyor. Daha sonra Riverwood'a döndüğümüzde üstündekileri satma amacıyla cesetleri soyuyoruz.  Cesetlerin bazılarının Imperial, bazılarının da Stormcloak askeri olduğunu yakından bakınca anlıyoruz (mouse'u üstüne getirince yazıyor zaten). Ama neden burada çatıştıklarını ya da neden bu şekilde öldüklerini bilmiyoruz.  Gerçekten çok tuhaf.  Biraz daha ilerleyince bu teyzenin kulübesini buluyoruz. Teyze ufak bahçesinde çapa kazıyor.  Teyze bahçeden çıkınca daha sonra satarız diye pırasalarını l...

Kimi takip edersek edelim sonunda geleceğimiz yer burası oluyor.  Girişte genellikle Sven denilen çalgıcının annesi bizden pek hoşlanmışa benzemeyen Hilde isimli teyzeyi görüyoruz. Teyze oyunun sonuna kadar bizden nefret ediyor. Herhangi bir questle de alakası olmadığı için ilerleyen zamanlarda gizlice öldürülmesinde bir sakınca olmadığını düşünüyorum.  Önce kiminle gitmeyi seçtiğimize bağlı olarak o kişinin akrabalarının evine gidiyoruz. Bu kişiler Hadvar için amcası ya da dayısı demirci Alvor, Ralof için ise ablası oduncu Gerdur oluyor. Eğer Alvor'un evine gidersek evde bize imparatorluğu övüp Stormcloak'ları kötülüyorlar. Gerdur'un yanına gittiğimizde de tam tersi şeyleri duyuyoruz.  Köyde Embry isimli bir amca var. Oyunda karşımıza çıkan ilk ayyaş da bu kişi. Eğer buna alkol içerikli bir içecek verirsek nedense bizimle birdenbire kanka oluyor. Bu amcayı bazen arkasındaki meyhanenin içinde de görebiliyoruz. Açıkçası bu tarz amcalara içki vermenin bizim...